Travay Pelvik Evresi

Travayın Pelvik Evresi

Travayın pelvik evresi denince, servikal di-latasyonun tamamlanmasına yakın fetusun önde gelen kısmının pelvis boşluğundaki kardinal hareketlerini yapmaya başlaması akla gelmelidir. Bu dönem, tra­vayın ilk evresinin bitimi ve ikinci evresinin başlaması ile paralellik gösterir.

Friedman travayın üç fizyolojik evresi olduğunu açıklamıştır: hazırlık evresi, dilatasyon evresi ve pel­vik evre. Bu ayırım travayın birinci, ikinci ve üçüncü evreleri ile karıştırılmamalıdır. Travayın, birinci, ikinci ve üçüncü evreler şeklinde dönemlere ayrılması her evrenin belli bir olayla sonlanmasına dayanmaktadır.
Bunlar serviksin tamamen dilate olması, bebeğin doğması ve plasenta ile zarların çıkmasıdır.

Normal doğumda fetus doğum kanalını spiral ha­reketlerle, kaudal yönde geçer. Bu sırada bebeği iten uterus kontraksiyonları fleksiyon durumunun ko­runmasında da yararlı olur. Bebeğin başı pelvise gi­rerken ya transvers çapa ya da oblik çaplardan birine uyum gösterir. Baş pelvise oblik çaplardan birine uya­rak girdiğinde oksiput anterior ya da posterior yer­leşimlidir.

Pelvis bir bölümden diğerine farklılıklar gösterdiği için baş her bölüme uymak için pozisyon değiştirir.
Bebeğin, doğması için yapması gerekli olan ro­tasyonun derecesini pelvisin şekli ve boyutları belirler. Oksiput önde ise sagittal suturanm pelvis çıkınımın an-tero-posterior çapına uyabilmesi için rotasyonun 45° olması gerekir; oksiput arkada ise 135°'lik bir ro­tasyon gereklidir; baş pelvise, sutura sagittalis transvers çap üzerindeyken girmişse yapması gereken rotasyon 90°'dir.

Oksiputun önde olduğu ve başın iyi fleksiyon yap­tığı durumlarda silindirik doğum kanalında ilerleme pek zorluk göstermez. Nadiren başın doğum kanalının alt kısmına oblik ya da transvers pozisyonda girmesi durumunda sorun çıkabilir. Doğumun ger­çekleşebilmesi için başın pelvis çıkınlının antero-posterior çapa uyması şarttır. Başın bu şekilde internal rotasyon yapmasında uterus kontraksiyonlannın ve le-vator ani kasının rolü büyüktür. Oksiputun öne dö-nememesi ya da direkt olarak oksipito-posterior po­zisyona dönmesi başın iyi fleksiyon yapamadığını ve defleksiyon nedeniyle sinsiputun öne doğru hareket et­tiğini gösterir.. Aynı şey oksiputun trans­vers pozisyonda takılı kalmasında da söz konusudur. Burada ayrıca spina iskiyadikaların belirgin olması da rol oynamaktadır.

Başın aşağı doğru dönerek hareket edişi sagittal su-turanm pelvis çıkınımın ön-arka çapına uymasını sağ­lar. Başın daha fazla inmesi ile baş ekstansiyon ya­parak doğar, bu sırada oksiput simfizin hemen altındadır. Başın vulvadan çıkışından sonra internal ro­tasyonun tersi hareketin yapılması gerekir (res-titüsyon). Omuzların doğması amacıyla bisakromiyal çapın ön-arka çapa uyabilmesi için başka bir internal rotasyon daha gerçekleşir. Dışarıdan bu, başın eks­ternal rotasyonu olarak gözlenir. Daha sonra ön omuz pubis simfizi altından doğar, bunu arka omuz takip eder. Böylece vajina arka duvarı ve sakrum konkavitesi boşalmış olur. Bebeğin arkadan gelen kı­sımları kolayca doğar.

Uterus kontraksiyonları servikal dilatasyonu sağ­layacak ve fetusun önde gelen kısmını uygun bo­yutlardaki pelvise doğru itebilecek kadar güçlü ise bebek kolayca doğacaktır. Ancak, bu mutlu tablo her zaman gerçekleşmez. Travay uzadığında ardarda gelen etkisiz kontraksiyonlar hem anneyi hem de be­beği yorar. Travaym uzamasıyla pelvik dokularda ödem başlar ve vajinaya komşu organların in-tegrasyonu bozulur. Ayrıca bebeğe giden oksijen mik­tarı da azalarak asfiksiye neden olabilir.