Baş Ağrısı Tedavisi

BAŞ AĞRILARI :
Vücudun idare merkezi beyindir. Zira bizi hayvanlardan ayıran akıl nimeti nin merkezi de beyindir. Dolayısıyla ister fiziksel ister psikolojik olsun, her türlü rahatsızlığımızda ilk önce etkilenecek olan organımız beyindir. İnsanların en fazla şikayetçi oldukları ve doktorların çare bulmakta zorluk çektikleri hastalığın baş ağrısı olması da bundandır. Üzülürüz başımız ağrır, sinirleniriz başımız ağrır, üşütürüz başımız ağrır, ateşli bir hastalığa yakalanırız başımız ağrır, kulağımız iltihaplanır başımız ağrır, yoruluruz başımız ağrır. Kısacası vücudumuz fizyolojik ve psikolojik tüm sistemleriyle dengede olmalı ki başımız ağrımasın. Baş ağrısı ve ağrı insanlık tarihi kadar eski olan ve tıbbın çözüm bulmaya çalıştığı konulardır. Baş ağrılarının yüzde 80-90 sebebi migren ve gerilim tipi ağrılardır.

MİGREN :
Yarım baş ağrısı anlamına gelir. Çeşitli uyaranlarla (stres, yorgunluk, açlık, tokluk, gürültü, sigara dumanı, bira ve şarap gibi alkollü içecekler, eski peynir, aşırı çikolata yeme, konserve gıdalar, pastırma, sos vs.) orta beyin bölgesindeki hassas alıcı bölgeler tahrik edilir. Buradan salgılanan çeşitli kimyasal maddeler ise damarlar çevresini etkileyip beyin yüzeysel damarlarda önce bir daralma ve sonra bir genişlemeye sebep olarak dayanılması zor ağrının tetiğini çeker.

Migren iki çeşittir.
a)Klasik
b) yaygın. Bunların dışında çok nadir olarak oftalmoplejik, hemiplejik, retinal, basiller tipte olanlar da vardır.

Migrenin Belirtileri
1-Baş ağrısı 4 ile 72 saat sürer.
2-Fizik aktivite ile artar.
3-Genellikle başın bir tarafında odaklanır.
4-Zonklayıcıdır.
5-Bulantı, kusma, ışığa ve sese tahammülsüzlük olur.

Bunların dışında haberci belirtiler de şunlardır:
1-Yanıp sönen noktalar, ışık parıldamaları.
2-Yüzde, kolda, el parmaklarında iğnelemeler.
3-Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik.
4-Aşırı neşelenme, kendini enerjik hissetme.
5-Özellikle tatlı gıdalara karşı iştah artışı.

Bazı ilaçlar (kalp, tansiyon ve doğum kontrol ilaçları) nöbete davetiye çıkarabilir. Özellikle hanımlarda muayyen günlere yakın veya hamileliğin ilk üç ayında ağrılar artabilir. Ayrıca migrenin soya çekimle de ilgisi vardır.

Migrenin Tedavisi
1-Kriz anında kullanılan ilaçlar. (aspirin vs.)
2-Koruyucu (krizin gelmesini önleyici) tedbirler. Hastanın ağrı korkusunu giderir. Ayda birkaç defa gelen krizlere karşı kullanılırlar.
Alternatif tedaviler (masaj, relaksasyon, akupunktur) yine uygulanan usullerdir.

GERİLİM BAŞ AĞRILARI
Stres asrının insanoğluna yüklediği rahatsızlıktır.
Gerilim Baş Ağrılarının Belirtileri
1-Günlerce devam eder.
2-Başın bütününde ve ense bölgelerinde belirir.
3-Fizik aktivite ağrıyı arttırmaz.
4-Günün ilerleyen saatlerinde ağrı artar.
5-Ağrı sebebi ve günlük aktiviteler bozulmaz.
6-Ağrı boyun ve sırta doğru yayılır.
7-Hastalar çökkün (depresif) yüz ifadesine sahiptir.

Gerilim Baş Ağrısının Tedavisi :
Migrenden farklıdır. Kas gevşeticiler, sıkıntı ve kaygı giderici ilaçlar daha yararlıdır.

 

Baş ağrısı çok çeşitli ve karmaşık ne­denlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ama ilgili yapıların geçici ya da kalıcı hastalıklarının ve baş ağrısı yapabilecek genel ve yerel hastalıkların doğru tanı­sı, tedavi açısından çok önemlidir. Ta­nıya yardımcı olabilecek hiçbir ayrıntı göz ardı edilmemelidir. Tedavi yöntemi büyük ölçüde tanıya bağlıdır. Baş ağrısı yalnızca çeşitli ilaç ve genel önlemlerle hafifletilebilen bir belirti değildir; Öncelikle onu yaratan nedenin bulunup giderilmesi gerekir.
Bununla birlikte temel nedeni bul­mak genellikle çok zordur; dolayısıyla da tedavide çoğu kez deneme-yanılma yöntemine başvurulur. Bu yöntem an­cak temel bir ilkenin gözetilmesi koşu­luyla uygulanabilir. Yani bütün ilaçların zehirleyici etkisi olduğu dikate alınarak hekim gözetimi altında sürdürülen teda­vide en hafif etkili ilaçla başlanarak en ağır etkisi olana doğru adım adım ilerlenmesi zorunludur. Kuşkusuz ilaç teda­visinden önce ve onunla birlikte hekim­le hastanın el ele vererek hastalığı önle­me olanaklarını araştırmaları ve hasta­nın ilaç dışı savunma yeteneklerini ge­liştirmeye çalışmaları gerekir.
Birçok baş ağrısı aşırı beslenmeye ve özellikle çok miktarda alkol almaya bağ­lıdır. Bu durum saptandıktan sonra ön­lem alınması kolaylaşır. Besin alerjisi­nin bazen örtük biçimde de olsa sık sık baş ağrısına yol açtığı unutulmamalıdır.

Başta tahıllar, portakal, yumurta, çay, kahve, çikolata, süt, et, buğday, şeker (şekerkamışı şekeri) ve maya olmak üze­re çeşitli besinler alerji sonucu baş ağrısı yapabilir. Baş ağrısının besin alerjisin­den kaynaklandığı kuşkusu varsa hasta­ya en az bir hafta boyunca yalnız alerji yapma olasılığı düşük besinler verilir. Ardından alerji yapan besinleri saptama­ya yönelik bir plan uyarınca bu besinler yavaş yavaş beslenme programına alınır. Böylece alerji yapan besinler saptanır ve bunlar beslenmeden çıkarılınca baş ağrıları ortadan kalkar. Alerji kökenli baş ağ­rılarının doğum doğum kontrol hapları, sigara dumanı ve migren tedavisinde kullanılan ergotamin (bir çavdarmahmuzu alkaloi­ti) gibi ilaçların etkisiyle arttığı ya da da­ha kolay başladığı da unutulmamalıdır.
Düzenli yaşama, aşırı içki ve sigara­dan kaçınma, yeterince dinlenme, rahat bir ortamda çalışma ve arada yeterli be­densel etkinlik yapma gibi genel önlemler baş ağrısında çok yararlıdır. Hoşgö­rü ve içtenliğe dayalı insan ilişkileri de günümüz dünyasında zor bulunmakla birlikte hastaları çok rahatlatır. İlaç tedavisine gelince, bu konuda izlenebilecek birçok program vardır. Ayrıca hastaların kendi kedilerine ilaç kullanmaları çok yaygındır. Ama ne ka­dar yaşanmış deneyimlere dayanırsa dayansın her tedavi yönteminin eleştiriye açık yanları vardır ve hangi ilaca önce­lik tanınırsa tanınsın, en zararsız görü­len ilacın bile istenmeyen etkileri olabi­leceği unutulmamalıdır.
Aşırı yorgunluk, geçici çatışmalar gibi nedenlere bağlı olağan baş ağrıları 24 saat içinde ağız yoluyla üç dört kez 0,5 gr aspirin alınarak geçirilebilir; bu arada baş ağrısını kolaylaştıran alkol, sigara, ruhsal karışıklık gibi etkenler­den korunmak gerekir. Âdet öncesi gö­rülen baş ağrısı, adet kanamasından ön­ceki sekiz gün boyunca idrar söktürücü bir ilaç alınarak Önlenebilir; bu yöntem baş ağrısını hazırlayan sürecin âdet ön­cesi dönemde vücutta sıvı tutulması ol­duğu varsayımına dayanır. İdrar söktü­rücü alınırken aynca sıvı ve tuz alımı sınırlanmalıdır. Doğum kontrol hapları da dikkatle kullanılmalıdır. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda baş ağrıları sıklaşır ve şiddetlenir. Âdet ön­cesi sendromda olduğu gibi bu durum­da da baş ağrısının nedeni prolaktin sal­gısının artması olabilir; prolaktin salgı­sı bu kez haplardaki hormonların etki­siyle arttığından doğum kontrol hapı kullanımına son verilmelidir.

Boyun omurlanmn artrozuna bağlı olarak özel­likle sabahları artkafa bölgesinde duyu­lan şiddetli baş ağrısı, 0,5 gr aspirinle hemen geçebilir. Ancak boyun omurlarındaki hastalığı beden eğitimi ve fizik tedaviyle gidermek daha doğrudur. Kas gerilimine bağlı baş ağrıları sıcak ban­yo, hafif masaj ya da kas gevşetici ilaç­larla gerginliğin giderilmesiyle iyileşir.
Baş ağrısını başlatan ya da şiddetlendiren nedenlerin öncelikle ruhsal-duygusal nitelikte olması durumunda psikoterapiye başvurulmalıdır.
• Akupunktur- Akupunkturla ağrı gide­rilmesinin biri refleks, öbürü sinir-salgı sistemi etkisine bağlı olmak üzere iki ayn yolu vardır. Refleks yoluyla etki, belirli bir bölgeye verilen özgül bir uyarıya sinir sisteminin yanıtıdır.

Bu yanıt ilgili organın duyu, gerginlik, hareket ve damarlanmasında değişiklik yaparak ağrıyı giderir. İkinci yol akupunktur uyarı­sıyla organizmada endorfinlerin belirgin biçimde artmasıdır. Endorfinler beyinde üretilen morfin kadar güçlü ağrı kesici maddelerdir. Belirli noktalar akupunk­turla uyarıldığında sinîr-iç salgı sistemi harekete geçerek ağrı uyarısının etkisizleştirilmesini sağlar. Akupunktur ağrı yerindeki ya da uzağındaki standart nok­taların 30 dakika süreyle 4-10 kez uyarılması biçiminde de uygulanabilir. En başarılı (yüzde 75) sonuçlar kas gergin­liğine bağlı ağrılarda elde edilmiştir; bu­nu migren (yüzde 50) ve bileşik etkenli baş ağnlan (yüzde 35) izler. Akupunk­tur uygulaması bütün hastalarda ilaç kul­lanımını azaltmaktadır.
• Hipnoz- Hipnoz ağrı kesici olarak anestezi, psikoterapi ve hastayı gevşet­me amacıyla kullanılabilir. Otonom si­nir sistemine ve bilinçaltına doğrudan girilerek içgüdüsel eğilimlerin açığa çıkarılmasım sağlar. Hipnotik yanıt bey­nin düş gücü ve düş kurmayla ilgili sağ yarısının bir İşlevi olabilir. Baş ağrısı çeken bir hastada hipnozun amacı ağrıyı ortadan kaldırmak ya da hafifletmek­tir. Bunun için hastaya, baş ağrısına en uygun biçimde müdahale etme yeteneği kazandırılmaya çalışılır. Böylece hasta ağrı uyarısını algılar, ama acı duymaz ve nöbetlerini daha iyi denetlemeyi öğ­renir (otohipnoz). Hipnoz psikoterapide de kullanılır.

Davranış tedavisinde doğ­rudan telkin edici hipnoza ve duyarsız­laştırma yöntemlerine başvurulur. Hipnoanalizde hastanın olayın geçtiği yeri düşlemesi, düşlerini ortaya koyması, o ana ilişkin duygularını canlandırması, deneysel çatışmaları yaşaması ve geç­miş yıllara dönmesi amaçlanır. Psikosomatik tıpta hipnoz bedende birikmiş enerjiyi harekete geçirmek ve benliğe doğrudan ulaşmak amacıyla da kullanı­labilir, Ama hipnoz mucizeler yaratan bir teknik değildir; hastayı çok iyi tanımayı, belirtilerini anlamayı gerektirir.

• Biyolojik geribesleme: Biyolojik ge­ribildirim olarak da bilinen bu yöntem ağrı tedavisinde son yıllarda kullanıl­maya başlamıştır. Hastanın fizyolojik işlevlere ilişkin bilgi edinmesine ve bu işlevleri denetlemeyi öğrenmesine da­yanır. Böylece hasta kendi iyileşme sü­recini kendi yaratır. Biyolojik geribeslemenin çeşitli uygulama alanları vardır. Psikolojide bunaltı tedavisinde ve ge­nellikle psikoterapiyle birlikte uygula­nır. Raynaud hastalığı gibi iç hastalıkla­rında da yararlı olabilir. Baş ağrısı teda­visinde ise özellikle yüz güldürücü so­nuçlar verir. Biyolojik geri besleme yöntemi migrende vücut sıcaklığını de­netlemenin, gerilime bağlı baş ağrıların­da ise kas gerginliğini azaltmanın öğre­nilmesine dayanır. Elektronik olarak iz­lenen bu etkinliklere ilişkin bilgiler anında hastaya iletilir. Örneğin migren­de hasta çevresel damar genişlemesinin göstergesi kabul edilen deri sıcaklığını denetlemesini öğrenir. Vücut sıcaklığın­da bir artış sağlayarak damar etkinliğini kendiliğinden denetler ve böylece baş ağrısını başlatan damar büzüşmesini gi­derir. Yönetimin başarı oranı yüzde 60 gibi oldukça yüksek bir düzeydedir. Ge­rilime bağlı baş ağrısında biyolojik geri-beslemenin amacı kas gevşemesini sağ­lamaktadır. Şiddetli kas gerginliği bulu­nan hasta bunu normale dönüştürmeyi öğrenir. Biyolojik geribeslemenin başa­rısı uygulanan yönteme, ruhsal etkenle­re, plasebo ve tedavi eden uzmanın has­ta üzerindeki etkisine göre değişebilir.