Akut Kan Kanseri
Akut kan kanserlerinde başlangıç belirtileri çok çeşitli olduğundan, hastalık tablosunu tanımlamak oldukça güçtür. Gene de hastalığın bulgu ve belirtilerinin çoğu, kandaki değişikliklerden ve akut kan kanserinin yayılıcı özelliğinden kaynaklanır.Olguların yansından çoğunda ilk belirti kanama eğilimindeki artıştır (kanama diyatezi).
Sık görülen ilk belirtiler arasında deri ve mukozalardaki purpuralar (morumsu kırmızı küçük kanama odaklan) ile dişeti ve burun kanamalan sayılabilir. Kanama, herhangi bir organda da görülebilir. Örneğin, gözün ağtabakası, içkulak, dişler, beyin, beyin-omurilik zan (meninks), böbrek ve idrarkesesi, sindirim organlan ve akciğer zannda da kanamalara rastlanabilir.Ağır bir seyir izfeyen ateş, başlangıçta olguların üçte birinde görülürken, akut kan kanserlerinde her olguda gözlenir.
Tipik bir belirti de ağız ile yutakta kanamalı ve doku ölümüne bağh (nekrotik) değişimlerdir. Dil ve dudaklar kuruyup çatlar; dişetlerinde şişme, kanama ve yer yer doku ölümü (nekroz) görülür; iç yanak mukozası ve damakta topluiğne başı büyüklüğünde kanama odaklan (pe-teşi) ile içi kan dolu keseciklere rastlanır; büyüyen bademcikler kanamalı, morumsu, gri-beyaz bir zarla kaplıdır.
Hastalığın ileri evrelerinde her olguda görülen kansızlık, başlangıçta belirgin olmayabilir, ama ilerleyici niteliği nedeniyle zamanla halsizlik, baş dönmesi, kalp atışlannda hızlanma ve yorgunlukla gelen nefes darlığı yaratır.
Hastalığın başlangıcında ya da daha çok gidişi sırasında kanserli hücreler tüm dokulara yayılarak değişik ölçülerde yıkıma yol açabilirler. En çok şu sonuçlar görülür: Özellikle çocuklarda yer yer osteoliz (bölgesel kemik erimesi), osteoporoz (kemik dokusunun yoğunluğunun azalması) ya da iskelet sisteminde periost (kemik dış zan) tepkimesi, etkilenen bölgeye göre değişik yerel felçlerle ortaya çıkan sinir sistemi belirtileri, akut ya da daha çok belirtisiz başlayan beyin-omurilik zan tahrişine bağh lösemi menenjiti. Akut kan kanserinin klinik belirtileri arasında son olarak dalak, lenf düğümü ve karaciğer büyümesi dikkati çeker. Dalak büyümesi genellikle ön planda değildir, hatta olguların yüzde 40'ında hiç görülmez. Aynı biçimde karaciğer büyümesi de belirgin değildir ve olguların önemli bir bölümünde görülmeyebilir. Öte yandan, lenf düğümü büyümesi çocukluk çağı akut lenfositer lösemilerinde baş, boyun yanları ve göğüs bölgelerinde çok yaygındır.
Bunlardan da anlaşılacağı gibi akut kan kanserlerinin çok çeşitli klinik belirtileri vardır. Bu belirtilerin en azından hastalığın başlangıcında tek tek ya da birkaçının bir arada görülebileceği dikkate alınırsa, akut kan kanserinin kolayca başka hastalıklarla (enfeksiyon hasta-hklan, romatizma hastahklan vb) kanş-tınlabüeceği ve yanlış tam koyma olasılığının yüksek olduğu anlaşılır. Akut kan kanserleri çok hafif ve değişken belirtilerle ortaya çıksa da, kan tahlili yapılmasını gerektiren bir ya da daha çok belirti mutlaka bulunur. Böylece tanıya yaklaşılır ya da en azından kan kanseri kuşkusu sağlam bir temel üzerine oturtulur.
İncelemeler;
Kan-kemik iliği incelemesi Kan
kanserinin tanısı ve hücre tipini belirlemek açısından kaçınılmaz olarak en önemli inceleme kan ve kemik iliği incelemesidir. Günümüzde kan kanseri sınıflandırmasında çevre kanının incelenmesi yeterli görülmemektedir; çevre kanı normale yakın olabilir ya da belirsiz değişiklikler gösterebilir. O yüzden kemik iliği ve lenf düğümü incelemeleri de gereklidir. Böylece kan kanserinin hücre tipi ve hücrelerin olgunluk dereceleri belirlenebilir.
Hücre biçimine göre çeşitli akut kan kanseri tipleri ayni: edilebilir. Bu sınıflandırma klinik açıdan olanaksız görünürse de, çeşitli tiplerin, hücre biçimine göre aynı tedaviye farklı yanıtlar vermesiyle doğrulanmaktadır.
Akut kan kanserlerinde en Önemli bulgu kan ve kemik iliğindeki olağandışı hücrelerdir. Buna karşın akyuvarlar ya da kemik iliği hücrelerinde her zaman sayısal değişildik görülmeyebilir.
Kanserli hücrelerde çoğunlukla Au-er cisimcikleri denen oluşumlar bulunur. Bu cisimciklerin görülmesi akut kan kanseri tanısını kesinJeştirdiği gibi, kanserin miyeloit tipte olduğunu da belirtir.
Gidişi;
Kan kanserlerinde hastalığın gidişi ve sonlanması akut ve kronik biçimleri ile miyeloit ve lenfositer tipler arasında büyük değişiklik gösterir.
Ama kan bulguları, hastanın yaşı, hastalığın evresi ve uygulanan tedavi gibi çeşitli etkenlere göre, aynı hücre tipindeki kan kanserlerinde de gidiş ve buna bağlı olarak sonlanma çeşitlilik gösterebilir. Kana ilişkin ve kan dışı etkenlerin iyi bilinmesi yanında dikkatli bir değerlendirme, oldukça sık yapılan iki hatayı önleyebilir.
Bunlardan ilki ve belki de en sık görüleni, hastalığın kan kanseri olması nedeniyle, daha başından sonucun kötü olacağını kabul etmek, ikincisi ise tam tersine hiçbir iyileşme şansı bulunmayan olgularda aşın beklentilerle hastaları ileri uzmanlık merkezlerinde uzun ve bıktırıcı araştırmalarla oyalamaktır. Ağır gidişli ve kötü sonlanan akut kan kanserlerinde, hastalığın gelişiminin önceden belirlenmesine ve gerçekçi bir değerlendirmeye yardımcı olacak bazı temel verileri incelemek gerekir.
Her şeyden Önce akut lenfositer lösemi ve akut miyeloit lösemi arasında hastalığın gidişi açısından temelde büyük bir fark olduğu bilinmelidir. Akut lenfositer lösemilerde tam iyileşme yüzdesi (kemik iliği ve kan tablosunun normale dönmesi, tedavi ile hastalığın tüm belirtilerinin ortadan kalkması), miyeloit lösemilere göre belirgin ölçüde yüksektir. Aynı biçimde iyileşme dönemi ve beklenen yaşam süresi de akut lenfositer lösemilerde daha uzundur.
Özellikle çocuklardaki akut lenfositer lösemide ilaç tedavisi neredeyse yüzde 100 tam iyileşme sağlamaktadır. Geniş çaplı bir araştırmada tanıdan 5 yıl sonra bile yaşayan hastalar bildirilmiştir. Bunların yüzde 60'ında hiçbir hastalık belirtisi görülmemiş ve hastalar tanıdan 8-20 yıl sonrasına değin tümüyle normal bir yaşam sürmüştür. Ama 20 yıl yaşayabilen olguların oranının yüzde li aşmadığı görülür.
Öte yandan akut miyeloit lösemilerde çağdaş tedavi yöntemleri ve yeni ilaçlara karşın olumlu sonuç alınamamaktadır.